Kuruluş
1929 Dünya Ekonomik
Bunalımı’nın derin etkileri Türkiye’nin ekonomik ve sosyal yapısında kendini
derhal belli etti. Ekonomisi zaten zayıf olan genç Cumhuriyet, bu dış etki
nedeni ile daha da güç bir duruma düştü. Gerek Cumhuriyetin ilanından itibaren
hızlı gelişen Kemalist devrimlerin yarattığı halk katındaki tepkiler, gerek bu
tepkiyi bastırmak için kullanılan baskı mekanizmaları ve gerekse hükümetin,
ekonomik ve sosyal alanda somut başarılar sağlayamaması, ülkede geniş bir
hoşnutsuzluğun yaratılmasına neden olmuştu. 1929 yılının sonundaki
huzursuzluk ve bunalım havası, 1930 yılının başında kulak fısıltılarından
basına kadar yayılan yolsuzluk dedikoduları, rüşvet ithamları ve dış ülkelerde
bile yankılanan dikta söylentileri ile, daha da şiddetlenerek devam etti.
Toplumda, basında ve TBMM'de giderek
yaygınlaşmaya yüz tutan hoşnutsuzlukların ayrımında olan Atatürk, çözümün çok
partili siyasal hayata geçmekle bulunabileceği kanısına varmıştı. Dolayısıyla
Cumhuriyetin en belirgin nitelikleri olan halk egemenliğine ve laikliğe
bağlı kalma koşuluyla ılımlı ve güvenilir kişilerin öncülüğünde kurulacak
ikinci bir partinin kimi sıkıntıları gidereceği ve Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP)
olduğu kadar hükümetin de daha etkin olarak denetleneceği düşünülüyordu. İşte
Atatürk bu düşünce ve varsayımla yeni bir partinin kurulması için doğrudan
doğruya kendisi harekete geçmişti. CHP karşısında yer alacak olan kuruluşun
başkanlığı için de çok eski arkadaşı olan ve ılımlılığı ile tanınan eski
Başbakan Fethi Okyar’ı seçmişti. Paris Büyükelçisi olan Okyar o günlerde izinli
olarak yurtta bulunuyordu.
Atatürk 1930 yazında TBMM tatile
girince tarih ve dil çalışmalarını rahatça yürütebilmek için Yalova’ya gitmişti.
İstanbul’a gelen Okyar, kendisini ziyaret etmek isteyince onu hemen Yalova’ya
çağırmıştı. Cumhurbaşkanı ve büyükelçi, bu kez iki arkadaş olarak ülkenin
durumu, TBMM’nin çalıştırılması konularında görüş alışverişinde bulunmuşlardı.
Görüşmelere kimi zaman İnönü de katılmıştı. İnönü Türkiye’de muhalefet
partisine alışılamadığını belirtince Atatürk buna alışılması gerektiğini
savunmuştur. Sonunda Fethi Okyar’ın partiyi kurması konusunda anlaşılmıştı.
Partinin adı da Atatürk tarafından bulunmuştu. Okyar’ın liberal anlayışını
yansıtır biçimde Serbest Cumhuriyet Fırkası… Ancak Atatürk kamuoyunun ilk
tepkilerinin ne olacağının saptanmasını da gerekli gördüğünden partinin resmen
kurulmasından önce buna ilişkin bir haberin yapılmasını uygun bulmuştu. Bu
gelişmelerden sonra yeni parti, Serbest Cumhuriyet Fırkası adıyla, 12
Ağustos’ta İstanbul Valiliğine yapılan başvuru ile resmen kuruldu.
Kapanış
Serbest Cumhuriyet
Fırkası, kurulduğu sırada sadece Meclis’te yer alacak bir muhalif parti olarak
kabul edildiğinden, Cumhuriyet Halk Fırkası ile hükümetten destek görebildi.
Zaten Mustafa Kemal Paşa’nın da amacı, partinin bir iktidar seçeneği haline
gelmesi değil de mevcut hükümete siyasal bakımdan yumuşak bir rakip olmasıydı.
Ancak parti, kısa süre içinde o zamana kadar siyasal alanda temsil olanağından
yoksun kalmış geniş yığınların desteğini sağlamaya ve yaygınlaşmaya başladı. Partinin
İsmet Paşa Hükümetleri’nin izlediği demiryolu politikalarını eleştirmesi, İsmet
Paşa’nın Sivas’ta Cumhuriyet Halk Fırkası’nın yeni ekonomi politikasını ilan ve
açıklaması ile sonuçlandı. Böylece Serbest Cumhuriyet Fırkası ekonomik
politikada liberal bir parti hüviyetini alırken, Cumhuriyet Halk Fırkası “devletçilik”
olarak adlandırılan yeni bir anlayışı benimsediğini ve uygulamaya geçeceğini
ilan ediyordu.
İsmet İnönü’nün Sivas’taki gövde
gösterisine karşılık, İzmir’e miting yapmak için giden Fethi Okyar’ı eşi
görülmemiş bir halk kalabalığı karşıladı. Ancak çok partili politikayı aklına
sığdıramayan İzmir Valisi Kâzım Paşa, Fethi Bey’e bir tezkere göndererek
yapılacak mitingden vazgeçmesini istiyordu. Fethi Bey, durumu Mustafa Kemal
Paşa’ya bildirdi ve mitingi gerçekleştirmek yönünde talimat aldı.
Fethi Bey’in konuşturulmasına engel
olmanın imkânı kalmadığını gören Halk Fırkalılar, hiç olmazsa kalabalığın büyük
olmaması için tedbirler almaya başladılar ve bir kısım halkı başka bir meydana
götürdüler. Fakat toplanan halk büyük bir tepki gösterdi, Halk Fırkası binası
ve Anadolu gazetesinin idarehanesini taşladılar. İdare binasına yerleştirilmiş
olan güvenlik kuvvetleri halkın üzerine ateş açtılar olayda 14 yaşında bir
öğrenci vuruldu.
İzmir olayları iktidar çevrelerinde
derin bir şaşkınlık ve büyük bir kızgınlık yarattı. Bunun yanında Serbest
Cumhuriyet Fırkası’nın Ekim ayında yapılan belediye seçimlerinde başarılı
sonuçlar alması ve partinin yaşaması ve iktidar aday olabilmesi için bizzat
Mustafa Kemal Paşa ile çatışmak zorunda kalması, parti yöneticilerini tedirgin
etti. Bu gelişmeler partinin kuruluşunu sağlayan siyasal temelleri ortadan
kaldırdığı için Fethi Bey, 17 Kasım 1930’da Dahiliye Vekaleti’ne yazdığı bir
yazı ile partinin fesh edildiğini açıkladı.
KAYNAKÇA
AKŞİN, Sina (Ed.), Türkiye Tarihi 4 Çağdaş Türkiye
1908-1980, Cem Yayınevi, İzmir, 2018.
GOLOĞLU, Mahmut, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi-I
1924-1930 Devrimler ve Tepkiler, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul,
2017.
TURAN, Şerafettin, Türk Devrim Tarihi III Yeni
Türkiye’nin Oluşumu (1923-1938), Bilgi Yay., Ankara, 1995.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder